Farketmedim
Farketmedim.
Ruhumun göklerde süzüldüğünü,
Zamanın değerini, teninde dolaşırken nefesim,
Beni bu evden kurtar diye yalvarırken neyi kasdettiğini.
Farketmedim.
Okyanus kokan tenine
Saçının her teline
Özlem duyduğun şu küçücük evdeki her geceye, her güne,
Şükürler olsun ki seni sevmeye,
Olsun ki FARKETMEDİN.
Ya fark etseydin neler olurdu biliyor musun ?
Okyanus sen olurdun, gökyüzü sen, toprak sen, su sen olurdun.
Şükürler olsun ki fark etmedin neler olabileceğini..
İki dudağının arasında can bulan canımı fark etmedin.
Duymayan kulaklarına çığlıklarımı
Göremeyen gözlerine düşürdüğüm ışığı fark edemedin.
Yüreğinin yangın yerini üstüne giydiğin ışıltılı elbiselerle söndüremezsin.
Söndüremezsin;
Çünkü AŞK nedir SEVGİ nedir benimle öğrendin..
Ama bunu benimleyken FARK EDEMEDİN!
Öğrenemedin sevmeyi, sevdiğine bir bardak su vermeyi.
Öğrenemedin sevgi dolu bir sofraya günaydın demeyi,
Çünkü istemedim.
Sandın ki ben senden bir kap AŞ bekledim..
Oysa ben senden AŞK, sevgi, ilgi, nefesime can bekledim.
Sen git şimdi sabahı karanlık her geceye başka bir bedende ruh ara.
Ara ama unutma !
Ruhsuz bedenler tenine dokunduğunda bu sözlerim gelsin aklına.
Bir insan bir kere aşık olur, bir kere sever, bin kere ölür.
YA SABIR. YA ŞAFİ. YA RAŞİT….
Allah der ki; kimi benden çok seversen onu senden alırım…
Ve ekler; “Onsuz yaşayamam” deme, seni onsuz da yaşatırım.
Ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar, canından saydığın yar bile bir gün el olur, aklın şaşar.
Dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur, öyle garip bir dünya.
Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur…
“Düşmem” dersin düşersin, “Şaşman” dersin şaşarsın.
En garibi de budur ya, “Öldüm” der durur, yine de yaşarsın.
KAL SAĞLICAKLA